Gebelik ve gebelik sonrasında bitki çayı tüketimi

YEŞİL ÇAY (Camellia sinensis)

Bir bardak yeşil çayın yaklaşık 10-15 mg kafein içerdiği ve aşırı içilmesine bağlı olarak iritasyon, uykusuzluk, sinirlilik ve taşikardi yapabildiği bildirilmiştir. Teratojenik etki çalışmaları olmadığından, hamilelik sırasında kafein tüketimi yapılmaması önerilmektedir. Ayrıca emziren kadınlarda, bebeğin uyku problemi yaşamaması için sınırlı sayıda kahve veya çay tüketilmesi tavsiye edilmektedir.

Yapılan bir araştırmada yeşil çayın tüm trimesterlarda müshil etkili ve rahatlatıcı ajan olarak kullanıldığı görülmüştür. Bitkilerin çoğu güvenlidir. Fakat aşırı tüketim bilinmeyen etkiler doğurabilir.  Örneğin, yeşil çaydaki kafein içeriği, siyah çaydakinden %30-60 daha azdır.

Sıçanlarda yapılan bir çalışmada, standart ısıyla sterilize edilmiş yeşil çay kateşinlerinin embriyo-fetal gelişim üzerine potansiyel olumsuz etkileri araştırıldı. Bunun için 6. günden 17. güne kadar günde bir kez uygulandı. Gebelik ve uygulanan doz 0 (kontrol), 200, 600 ve 2000 mg/kg/gün idi. Kullanılan dozlar intrauterin büyümeyi ve gelişmeyi etkiledi. Saç dökülmesine neden oldu.Başka bir çalışmada, hamilelik ve emzirme döneminde annenin yeşil çay ekstresi tüketimi, annelerde ve yavrularda vücut ağırlığı ve delta ağırlığında değişiklik incelenmiş. Yeşil çay özü tüketen annelerden doğan 28 günlük yavruların göreli kütleleri daha düşüktü. Retroperitoneal yağ dokusu ve düşük süperoksit dismutazın yanı sıra daha yüksek adiponektin ve LPS yağ dokusunda konsantrasyonları ve inflamatuar sitokinlere rastlanmış. Bu sonuçlar, tüketimin anneler tarafından yapılan yeşil çay özütü, annelerin ve yavruların iltihaplanma durumunu değiştirdi. Ek olarak, yeşil çay ekstresi alan annelerin çocuklarında, viseral yağ dokusundaki değişiklikler serumda artan LPS konsantrasyonu eşlik etti ve 28 yaşındaki yavruların viseral yağ dokusunda proinflamatuar (iltihap yapıcı) durum gözlenmiştir.

Et kaynaklı hem-demirin, kalsiyum hariç diğer beslenme etkenlerinden etkilenmeden oldukça yüksek miktarlarda emilebilmesi nedeniyle, yeterli miktarlarda sığır eti, tavuk ya da balıketi tüketen kişilerde yiyeceklerin çay ile birlikte tüketilmesinde herhangi bir sorun görülmemektedir. Sadece hamile kadınlar ve küçük çocuklar gibi risk gruplarında dikkatli olunması önerilmektedir. Ancak, demir kaynağı olarak et yerine sadece bitkisel kaynaklı hem olmayan-demiri kullanan kişilerde, özellikle vejetaryenlerde, çayın yemeklerle birlikte tüketilmesinin demir emiliminin azalmasına yol açabileceği bildirilmektedir. Çay (siyah ve yeşil) bitkisinin bileşiminde bulunan polifenolik yapıda bileşenlerin, kateşol veya galloil grupları vasıtasıyla demir bağlayıcı özellikleri bulunmaktadır. Diğer taraftan, askorbik asit demir emilimini artıran bir etkendir ve dolayısıyla yemeklerde limonata veya portakal suyu içilmesi, narenciye tüketilmesi ya da çayın limon ile birlikte tüketilmesi, demir emilimini artırmaktadır. Deneysel çalışma sonuçları, siyah ya da yeşil çayın öğün aralarında içilmesinin bitkisel kaynaklı demir emilimi üzerinde olumsuz bir etki yaratmayacağını ortaya koymaktadır.

Yapılan başka bir çalışmada sütten kesildikten sonra 10 hafta boyunca sıçanlar tarafından yüksek yağlı diyet tüketimi hiperglisemiyi, hiperinsülinemiyi ve yağ depolarını arttırdı. Yüksek yağlı bir diyetin vücuda alınmasıyla beraber hamilelik ve emzirme döneminde yeşil çay özü tüketen annelerin çocuklarının yağ dokusundaki inflamatuar sitokinleri azaltırken, kontrol diyetinin yapılması aynı sitokinleri arttırdı. Literatür, yüksek yağlı diyet ile yeşil çay tüketiminin glikoz metabolizması üzerindeki koruyucu etkisi olduğunu söylüyor. Farelerle yapılan bir çalışma, annenin hamilelik ve emzirme döneminde resveratrol ile desteklenen yüksek yağlı diyet alımının yavrularda insülin duyarlılığını arttırdığını ve obeziteyi azalttığını göstermiştir. Sonuçlarımız, hamilelik ve emzirme döneminde yeşil çay alımının lipit profili üzerinde potansiyel etki ve inflamatuar yanıttaki değişiklikleri teşvik edebilir.

ARDIÇ (Juniperus communis) Gaz şikayetlerinde ve sindirimi kolaylaştırmak üzere çay halinde kullanılması yararlıdır. Kan şekerini düşürücü etkisi nedeniyle diyabet ilacı kullanan hastalarda kan şekerinin aşırı düşmesini önlemek amacıyla şeker düzeyleri kontrol edilmelidir. Hamilelikte ardıç meyvesi taşıyan ürünlerin düşüğe yol açma riski nedeniyle kullanılmaması gerekir. Günde 2-3 defa 0.5-1 gram kuru meyve ile hazırlanan çayı içilir. Günlük 10 gramı geçmemelidir. Böbrek ve idrar yolu şikayetleri için bu sistem üzerinde etkili diğer bitkiler ile karıştırılarak hazırlanan çaylar tercih edilmektedir. Önerilen miktarlarda kullanıldığında herhangi bir risk bildirilmemiştir. Ancak çok yüksek miktarlarda ve çok uzun süreli kullanılması durumunda böbreklerde tahrişe yol açabilir.

SİNAMEKİ YAPRAĞI (Cassia senna) Sinameki kabızlık tedavisinde yararlanılan en popüler bitkidir. Ancak kabızlık tedavisi zorunlu olmadıkça ilaç ile tedavi edilmeye çalışılmamalıdır. Diyet programlarında düzenleme ve egzersiz yapılması, bağırsak hareketliliğini sağlayacak besinlerin kullanılması suretiyle sorunun giderilmesine çalışılmalıdır. Sinameki yaprakları içerisindeki etkili bileşenleri olan antrasenozitler irritan özelliği nedeniyle sık kullanımda bağırsaklarda tahrişe yol açmasının yanı sıra normal bağırsak tonusunun kaybına ve dolayısıyla bağırsak tembelliğine neden olabilmektedir. Bu nedenle özellikle mürdüm eriği, demirhindi, incir gibi lif içeriği ve potasyum bakımından zengin şekerli laksatif etkili meyveler ile diyete destek sağlanmalıdır. Müshil ilaçlarının uzun süre devamlı kullanılması risklidir. Bazı ilaçlar ile etkileşmektedir. Özellikle kalp ve tansiyon ilaçlarının etkisini kuvvetlendirmekte, diğer bazı ilaçların ise etkisinin kaybolmasına neden olabilmektedir. Hamilelik döneminde kullanılması önerilmemektedir.

CİVAN  PERÇEMİ (Achillea millefolium) Papatya polenlerine alerjisi olan kişilerde dikkatli olunmalıdır. Hamilelikte kullanılmaması önerilmektedir (uçucu yağında eser miktarda tuyon bulunmaktadır). Fazla miktarda kullanılması kan pıhtılaşmasını önler (antikoagülan) ve tansiyon ilaçları (hipotansiyon ve hipertansiyon) ile etkileşebilmektedir.

ISIRGAN YAPRAĞI  (Urtica dioica) Deney hayvanları üzerinde yürütülen deneysel çalışmalar ile elde edilen bulgular ısırganın taşıdığı flavonoidlerin kan pıhtılaşmasını engelleyici etkisi bulunmaktadır. Bu bakımdan kalp ve damar hastalarında pıhtı oluşumunun önlenmesi bakımından çay halinde uygulanması yararlı olabilir. Kan şekeri yüksek kişilerde şekeri düşürücü etki göstermektedir (urtisin). Uterotonik etkisi nedeniyle rahim hareketlerini artırabileceğinden hamilelerde kullanımında dikkat edilmelidir.

MEYAN KÖKÜ (Glycrrhiza glabra) Meyan kökü özellikle öksürük ve soğuk algınlığına (bronşit, tonsilit, üst solunum yolu yangıları) karşı hazırlanan karışımlarında boğazdaki balgamın sıvılaşmasını sağlaması ve yangıyı gidermesinin yanı sıra bazı virüsler üzerinde etkili olmaktadır. Mide şikayetlerinde de mide mukozası oluşumunu desteklemesi nedeniyle yararlı olmaktadır. Orta derecede östrojenik etkileri bulunduğundan östrojene bağlı göğüs kanseri teşhisi konulan ya da kalıtımsal riski bulunan kişilerde kullanılması istenmemektedir. Yine hamilelik süresince kullanımından kaçınmak gerekir.

ZENCEFİL (Zingiber officinale) Zencefilin sağlık için yararları çok sayıda bilimsel çalışma ile ortaya konulmuştur. Safra salgısını artırması nedeniyle bilhassa yağlı yemeklerden sonra sindirime yardımcı olmakta, sancıyı gidermektedir. Yangı giderici etkisi nedeniyle artrit gibi yangılı hastalıklarda şikayetlerin hafifletilmesinde yararlanılmaktadır. Bilhassa hamilelik bulantıları ve taşıt tutmasında kullanılmaktadır. Hamilelerde zencefil miktarı günlük 1.5 gramın üzerine çıkarılmamalıdır.

ZERDEÇAL (Curcuma domestica) Zerdeçal ve bilhassa temel bileşenlerinden olan kurkuminoitler son yıllarda çok sayıda bilimsel araştırmanın konusu olmuştur. Bilhassa çeşitli tip kanserlerin önlenmesi ve tedavisinde gerek çayı, gerekse diğer formüllerinin kullanılması önerilmektedir. Hamilelikte rahim hareketlerini artırabileceği için kullanılması önerilmemektedir.

ANASON (Pimpinella anisum) Anason çayı, idrar artırıcı (diüretik) ve gaz giderici özellikleri nedeniyle mide ekşimelerinin ve sindirim sistemi gazlarının giderilmesinde, sindirimin kolaylaştırılmasında, kolik sancılarının hafifletilmesinde yararlı olmaktadır. Ayrıca bulantı hissinin bastırılmasına yardımcı olduğundan vasıta tutması gibi durumlarda seyahate çıkmadan ve seyahat sırasında anason çayı içilmesi önerilmektedir. Anason çayının emziren annelerde süt miktarını artırdığı, bu sütü emen bebeklerin ise daha az sancılandığı bildirilmektedir. Bu etkisi meyvelerin taşıdığı östrojen benzeri etkiye sahip bileşenleri ile ilişkilendirilmektedir. Hassas kişilerde görülebilecek alerjik tepkimeler haricinde yan etkisi bilinmemektedir.

KEKİK (Thymus sp.) Bitkinin kullanılan toprak üstü kısımları türlerinin kurutulmuş yaprakları ve çiçekli tepeleridir. Uçucu yağı da sık kullanılmaktadır. Timol ve karvakrol major etkili bileşenleridir. Kekik ekstresi, gastrointestinal rahatsızlıklarda (dispepsi, gastrit gibi) oral olarak kullanılmaktadır. Üst solumun yolu enfeksiyonu, alt solumun yolu enfeksiyonu ve ilişkili öksürüklerde oral ve gargara olarak da kullanılmaktadır. Ağız-diş rahatsızlıklarında/hijyeninde ve halitoziste antiseptik/antibakteriyel gargara olarak kullanılmaktadır. Gebelik veya emzirme döneminde Herba Thymi preparatlarının güvenliği tespit edilememiştir. Tıbbi tavsiye dışında hamilelik veya emzirme döneminde kullanılmamalıdır. Ancak,  yaygın olarak kullanılmaktadır ve herhangi bir güvenlik sorunu ile karşılaşılmamıştır. İlaç ve laboratuvar testi etkileşimleri, pediatrik kullanım veya gebelik üzerindeki teratojenik etkiler hakkında bilgiye ulaşılamamaktadır.

Başka bir araştırmada araştırılan parametreler, spontan kasılmaları, oksitosin kaynaklı kasılmaları ve yüksek potasyum klorür kaynaklı tonik kasılmaları içeriyordu. Kekik özü, spontan ve oksitosin kaynaklı uterus kasılmalarının genliğini ve sıklığını inhibe etti. Ayrıca KCl’nin neden olduğu tonik kasılmaları da engelledi. Gözlenen aktiviteler, T. vulgaris’in hücre dışı voltaj kapılı kalsiyum kanallarını bloke ederek uterus kasılmalarını engeller. Bu çalışma, kekik olarak da bilinen sulu T. vulgaris ekstraktının hamile olmayan uterusun kasılmalarını engellediğini ve dismenore tedavisi için ilaç keşif sürecinde öncü bir bitki olabileceğini göstermiştir.

BEYAZ ÇAY (Camellia Sinensis) Siyah, yeşil, beyaz, matcha, chai ve oolong çaylarının tümü Camellia sinensis bitkisinin yapraklarından elde edilir. Bunlar kafein içerir gebelik sırasında sınırlı olmalıdır doğal bir uyarıcıdır. Bazı önlemler aldığınız sürece hamileyken çay içmek güvenlidir. Siyah, yeşil ve beyaz çayların hepsinin kafein içerdiğini unutmamak önemlidir. Amerikan Obstetrisyenleri ve Jinekologlar Koleji (ACOG), hamile kadınlara kafein alımını günde 200 miligramın altında sınırlandırmalarını tavsiye ediyor. Bir fincan beyaz çay 25-50 mg kafein içerir.

Beyaz çay, yeni filiz ve genç yapraklarından elde edilir antioksidan bileşikler yüksek seviyede tutma ve % 5 oksidasyon az olmasına rağmen, imalat süreçlerinin en az miktarda geçer. Yeşil ve beyaz çaylar en az oksitlenen ve fenolik bileşikler (esas olarak flavonoidler) gibi daha fazla bileşiği koruyan çeşitlerdir. Beyaz çayın lipoliz, obezite, glisemik kontrol ve diyabet, antikanser, antimutajenik, kemik sağlığı üzerine, antibakteriyel, antiviral, ağız sağlığına etkileri, karaciğer ve beyin fonksiyonuna etkileri vardır.

Çoğu yazara göre, çayın sağlığa faydaları, çoğunlukla fenolik bileşikler olmak üzere biyoaktif bileşenlerine kadar takip edilebilir. Bunlar arasında kateşinler en bol bulunanlardır. Çay, bu içeceği (veya özlerini) çeşitli kronik hastalıklarla mücadelede potansiyel bir yardımcı yapan önemli bir antioksidan kapasiteye ve anti-inflamatuar özelliklere sahiptir. Öte yandan, bazı araştırmalar toksik etki olasılığını bildirmektedir ve hamileliğin son üç ayında olduğu gibi çay tüketiminin azaltılması tavsiye edilir.

Hamile kadınlar arasında florür maruziyeti çay tüketimi ile artar ve çocuklarında olası gelişimsel nörotoksisite riskleri vardır. Çaydan florür salınımı büyük ölçüde değişiklik gösterdiğinden, tüketicilerin florür maruziyetlerini en aza indirme konusunda bilinçli kararlar vermelerini sağlamak için florür konsantrasyonu çay paketlerinde belirtilmelidir. Çay poşetlerindeki florür konsantrasyonu 0,34 ila 2,67 mg/L arasında değişirken, açık çaylar 0,72-4,50 mg/L (siyah), 0,56-1,58 mg/L (oolong), 1,28-1,50 mg/L (yeşil) ve 0.33-1.17 mg/L (beyaz çay)

BAMYA ÇİÇEĞİ (Hibiscus sabdariffa Bitkinin bamya bitkisi ile aynı aileden olması dışında meyvesinin yenilen bamya ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla “bamya çiçeği” olarak adlandırılması yanlıştır ve karışıklığa yol açmaktadır. Bu bakımdan “Afrika bamyası” ya da “Kara bamya” olarak adlandırılması daha doğru olacaktır. İçerisinde yüksek oranda bulunan ve zayıf emilim gösteren meyve asitlerine bağlı olarak hafif laksatif (hafif müshil) etkiye sahiptir; iştah artırıcıdır. Soğuk algınlığı ve nezlede şikayetleri hafifletir, öksürükte balgam söktürücüdür. Dolaşımı düzenler, yüksek tansiyonu düşürür ve kalp çarpıntısında yararlıdır. Hibiscus çayının (bamya çiçeği) tansiyonun düşürülmesinde etkili olduğu klinik çalışmayla destekleniyor. Etkisi, kırmızı rengini veren polifenolik bileşenlerine bağlıdır.

HİBİSKUS (Hibiscus sabdariffa) Hibiskus antibakteriyel, yara iyileştirici, antidepresan, kardiyak ve antioksidan etkileri de dahil olmak üzere sayısız etkiye sahiptir. Hibiskus çayı asetaminofen içeren bazı ilaçlarla etkileşime girebilir; sıtma ilacı olan klorokinin etkinliğini azaltabilir; yüksek tansiyon veya diyabet için ilaç kullanıyorsanız, kan basıncında önemli bir düşüşe neden olabilir. Ayrıca doğum kontrol ilaçlarının etkinliğini azaltabilecek fitoöstrojenler içerir. Yine içerdiği fitoöstrojenler gebelikte bebeğe zarar verebilir ve erken doğumu tetikleyebilir. Ayrıca doğurganlığı azaltabilir. Sınırlı sayıdaki araştırma, hibiskus çayının hamile kadınlar ve fetüsleri üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini göstermektedir. İçeriğinde bulunan fitoöstrojenler, hamilelik sırasında komplikasyonlara neden olabilir ve erken doğumu tetikleyebilir. Aynı zamanda hormonal değişikliklere neden olarak doğurganlığı azaltabilir, bu nedenle gebe kalmaya çalışan kadınlar için sakıncalı olabilmektedir. Hibiskusun adet söktürücü özelliği vardır ve düşüğe neden olabilir. Emziren annelerin sütünden bebeğe geçebilen bir bitki olduğundan dolayı kullanılmaması gerekir. Bebeğe zararı olacağından dolayı denenmemesi gereken bir bitkidir.

Yapılan bir çalışmada bu çiçeğin sadece diyabetli hamile sıçanlarda ve onların yavrularında faydalı etkilerini göstermektedir. Bu bulgular insan klinik kullanımı için tahmin edilemese de, gelişigüzel Hibiskus alımı sağlıklı bireyler için zararlı olabilir ve hamilelikte kullanımından tamamen kaçınılmalıdır.

Gebelikte idrar yolu enfeksiyonlarında (İYE) antibiyotiklere alternatifler veya adjuvanlar olası fetal stres nedeniyle önerilebilir. Başka bir çalışma, L-metionin ve Hibiscus sabdariffa L. ve Boswellia serrata Roxbiçeren bir gıda takviyesinin etkinliğini değerlendirdi. Semptomatik sistitli gebe hastalar, üç farklı klinik merkezde İYE için tarandı. Antibiyotik almak istemeyenlere iki alternatif tedavi önerildi: (A) gıda takviyesi ile 1 haftalık bir tedavi veya (B) haftada bir sıvı tüketimini günde 1,5 litreden fazla artırmaları tavsiye edildi. 1 hafta sonra, hala idrar kültürü (UC) pozitif olan veya UC yapılmamış olan B grubu hastalar, ek bir hafta daha gıda takviyesi aldı. Hiçbir yan etki bildirilmedi. Gıda takviyesi etkili tedavi sağladı ve gebelikte semptomatik İYE’nin antibiyotik tedavisine adjuvan veya alternatif olabileceği düşünüldü.

EBEGÜMECİ (Malva Vulgaris) Ebegümeci bitkisi Türkiye’de halk arasında yaygın olarak kullanılmaktadır. İnfüzyon ve dekoksiyon halinde taşıdığı müsilaj nedeniyle solunum ve sindirim sistemi tahriş ve iltihaplarında koruyucu olarak dahilen; cilt üzerindeki çıban ve yaraların tedavisinde ise lapa halinde haricen kullanılır. Memleketimizin kırsal bölgelerinde, taze ebegümeci dalı çocuk düşürücü olarak kullanılmaktadır. Lokal olarak meydana gelen mekanik etki ve oluşan enfeksiyon sonucu gebelik önlenebilir. Yumurtayı kistik yapıya dönüştürme gücü vardır ve hamile kalmayı zorlaştırır.

Yapılan başka bir araştırmada ise kadınların gebe kalmak için vajene direk uygulandığını belirttikleri maddelerden ilk 5 sırada; kuyruk yağı (% 48.4), ebegümeci (% 46.4), bal (% 22.6), sinir otu (% 20.2) ve zerdeçal (% 17.9) yer almıştır. Çalışmada geleneksel yöntem kullanan her dört kadından biri ebe gümeci + sinirli ot karışımının buharına oturduğunu ifade etmiştir. Yaklaşık her on kadından ikisi ise ebe gümeci+ sinirli ot + iğde çiçeği + kayısı çiçeği + zeytinyağı ve ebe gümeci + sinirli ot + papatya buharına oturduklarını belirtmiştir. Doğal antibiyotik özelliğine sahip olması nedeniyle de çalışmada ebegümeci karışımını kullandığını belirten kadınların çoğunun enfeksiyonla karşılaşmadığı söylenebilir.

HİNDİBA (Cichorium intybus) Hindiba yaprakları, halk arasında karaciğer dostu olarak bilinir. Yapılan bilimsel çalışmalar da karaciğer hasarlarından koruyucu etkisini ortaya koymaktadır. Safra ifrazını artırması nedeniyle özellikle yağlı öğünlerden sonra sindirimi kolaylaştırmak üzere çay halinde kullanılması yararlı olacaktır. 2-4 gram toprak üstü kısmı ile hazırlanan çay, 10-15 dakika demlendikten sonra içilir. Önerilen miktarlarda tüketildiğinde herhangi bir risk bildirilmemiştir.

GİNSENG (Panax ginseng) Binlerce yıldır ginseng kökü, bağışıklık sistemini uyarıcı bir bitki olarak kullanılmıştır. Ginseng ekstraktının uygulanması omurilik yaralanması üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir ve bu nedenle nöroprotektif bir etkiye sahiptir. Ancak hamilelikte ginseng ekstresi kullanımının teratojenik etki gösterebileceği kanıtlanmıştır. Khalid ve arkadaşları tarafından yapılan araştırmaya göre ekstraktın yüksek dozunun da kemik defektlerinin gelişmesine yol açabilir. Hamilelik ve emzirme döneminde ginseng tedavisi, domuzların süt ve serumundaki toplam immünoglobulin G konsantrasyonunda önemli bir artışa neden oldu ve bu da yüksek sitokin seviyeleri ile ilişkiliydi. Sonuçlar hamilelik ve emzirme döneminde takviye edilen ginseng’in annelerin adaptif bağışıklığını modüle ettiğine dair kanıtlar sunmaktadır. Hamilelik sırasında doğum öncesi strese maruz kalan ginseng özütünün uygulanması, yavrularda şizofreni insidansını azaltır.

DUT YAPRAĞI (Morus sp.) Dut yapraklarından yapılan çayların beden ve zihin gevşetici, rahatlatıcı olarak kullanıldığı, meyvesinden de şaraptan jöleye, reçele ve turşuya kadar çeşitli ürünler elde edilebileceği belirtiliyor. Ağrı kesici, parazit önleyici, mikrop öldürücü, öksürük kesici, kan durdurucu, terlemeyi artırırcı, idrar söktürücü, yumuşatıcı, balgam söktürücü, kan şekerini düşürücü, tansiyon düşürücü, diş ağrısını giderici, göğüs ve solunum yolu hastalıklarını iyileştirici, müshil, sakinleştirici, kuvvetlendirici gibi özellikleri vardır. Dut yaprağı özleri, inflamatuar aracıları ve oksidatif stresi baskılar, pankreas β-hücrelerini korur ve diyabetik sıçanlarda glikoz metabolizmasını modüle eder. Yapılan bir incelemede geleneksel dişi üreme için 35 adet bitkide gelişimsel toksisite elde edilemedi, toksikoloji bilgi alınmadı. Bu bitkilerden bir tanesi de dut yaprağı ve meyvesidir.

 

SONUÇ ve ÖNERİLER

Anne sütü arttırıcı özelliği olan bitki çayının anne sütünün içeriği ve anne sütüyle beslenen yeni doğanın fizyolojik kaybı üzerine etkisini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen çalışma sonucunda;

– Annelerin anne sütü ile bebeklerini beslenme konusunda istekli olduğu,

– Anne sütü arttırıcı çay içen annelerin süt içeriğindeki protein miktarının içmeyen gruptan daha fakir olduğu,

– Anne sütü artırıcı çay içme durumunun bebeklerinin fizyolojik kaybı üzerinde etkisi olmadığı saptanmıştır. Anne sütü arttırıcı bitki çaylarının doğumdan sonraki geç dönemlerde anne sütü içeriği üzerinde etkisini belirlemek amaçlı kapsamlı çalışmaların yapılması ve sağlık çalışanları tarafından anne sütü ve önemi konusunda etkin bilgilendirmelerin gerçekleştirilmesi önerilir.

– Çoğu bitki çayından kaçınılmalıdır. Ahududu yaprağı, nane, zencefil ve melisa çayı şu anda potansiyel olarak güvenli kabul edilenlerdir. Bununla birlikte, kadınlar hamileliğin ilk üç ayında ilk ikisinden kaçınmaktan fayda görebilirler.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Leave a Comment