Kapitalizm Sağlıklı Besleneni Sevmez

Diyet, sağlıklı besleme alışkanlığı kazanmak veya beslenme tedavisi almak amacı ile süreli/süresiz, kurallı ve hesaplamalı bir tedavi/yaşam şeklidir.

‘Diyet, temelde bir insan ya da başka bir organizma tarafından tüketilen veya tüketilmeyen yiyeceklerin toplamıdır. Diyet çevreleri bir toplumsal tavır olarak bazı yiyecekleri yiyip yememeyi seçmekle oluşan gruplaşmalardır.

Belirli besinleri ağırlıklı yeme düzenine diyet adı verilebilmektedir (su diyeti, muz diyeti vs..). Bazı durumlarda da belirli yiyecekleri beslenmeden çıkarmak gerekebilir. Bunlar da diyet veya rejim olarak adlandırılabilmektedir. Örneğin, tuzsuz, yağsız, glutensiz rejim’.

Günümüzde veya geçmiş zamanların hiçbir döneminde sağlık sektörüne yapılan yatırım, koruyucu sağlık sistemini önemsememiş, eğitimde ise sağlığa ve beslenmeye yer verilmemiştir.

Beslenme; besin, sağlık, hareket bağıntısının üzerinde durulmamıştır. bu durumun nedeni kapitalizme örtüşmeyen çıkarların varlığıdır.

Dünya üzerinde ilaç firmaları başta olmak üzere hiçbir kurum insan sağlığını paradan daha önemli görmedi.

Beslenme ve diyet uzmanı= diyetisyen mesleğine sağlık alanında yer verdik. Tıpkı kapitalizmin tedavisini bulunan hastalığın ilaç getirisinden vazgeçememesi gibi diyetisyeninde beslenme tedavisi uygulayıcısı olarak yetiştirilip kapitalizme hizmet eder hali arzulanmıştır.

Popüler olsun, sağlık sisteminin içinde olsun veya özel olsun,  işlerinin tam ne olduğunu unutsun, okul dediğimiz binalara yüksek puanlarla girmiş olsunlar kapitalizm hiçbir diyetisyene bu uygulamayı meşrulaştıramaz.

Kapitalizm gerçek diyetisyeni de sevmez.

Diyet yapmak kapitalizme direnmektir.